Gılgamış Destanı “Kimse görmez ölümü.’’

Gılgamış Destanı dizelerine geçmeden önce…

Gılgamış Destanı

Gılgamış Destanı Tabletx-304 ve 305. Satırlardan dizeler aşağıdadır. O dizelere geçmeden önce Gılgamış hakkında birkaç şey yazmak lazım.

Mezopotamya’nın Uruk kentinin ünlü kralı Gılgamış üzerine yazılmış bu destan geçen yüzyıla gelinceye kadar tamamen unutulmuş bir çağın ürünüdür. Bu yüzyılda arkeologlar Orta doğunun gömülü kentlerini ortaya çıkarmaya çalıştılar.  O zamana kadar Nuh ile İbrahim arasında geçen uzun sürenin tarihi yalnızca Tevrat’taki iki bölümde anlatılıyordu. Bu bölümlerde de peygamberlerden ve  soylarından söz edilir.

Trajedi, serüven karışımı Gılgamış Destanı

Gılgamış Destanı

Bu şiirlerin dünya edebiyatında belirli bir yer kazanmaya hakkı var. Üstelik bu hakka sahip olmalarını tek sebebi Homeros’un destanından en az 1500 yıl önce yazılması da değil; gerçek neden: anlattığı hikayenin türünden ve özelliğinden doğuyor. Gılgamış’ın hikayesi katıksız bir serüven; bir ahlak dersi ve trajedi karışımıdır.

Gılgamış’ın ölümlülük sorunu

Gılgamış Destanı

Olaylar süresince destanın kahramanı Gılgamış’ın ölümlülük sorunu üzerine eğildiğini, bilgiyi aradığını ve ölümlü insanların alın yazısından kaçmak istediğini görüyoruz. Ölümsüz tanrılar trajik olamaz. Gılgamış ilk insan değilse, hakkında trajik şeyler bilinen ilk kahramandır.

Ölümsüzlüğün ve bilginin peşinde olan ferdin bütün özelliklerini kendinde topladığı için Gılgamış’ın duygularına hemen ortak oluyoruz. Ne var ki, böyle bir arayış ancak trajik bir sonla noktalanabilir.

Günümüze kalabilmiş destanların en güzeli

Gılgamış Destanı

İsa’dan 3000 yıl önce yaratılmış bir hikayenin İsa’dan sonra 20.yüzyılda yaşayan okurlarını etkileyebilmesi; şaşırtıcı bir olay olarak nitelendiriliyor. Ama gerçekten de etkiliyor. Oysa; hikayenin tamamı elimizde yok. Hiçbir zaman tamamlanamaması da mümkün. Yine de Homeros’un İlyada eserinden önceki çağlarda yazılmış ve günümüze kalabilmiş destanların en güzeli belki de.

 Ölüm

Malum son İzmir depreminden sonra bu satırlar beni oldukça etkiledi. Gerçekten de ölüm denilen şey bir muamma , aklınızdan zaman zaman çıksa da ölümlü olduğumuzu biliyoruz ve bu sonu beklerken geçiriyoruz vaktimizi. Aşağıdaki satırlarda da söylendiği gibi, geldiğini hiç hissettirmiyor ölüm bir anda siz hiç ummazken sizi alıp götürüyor..

 Biraz kasvetli bir paragraf oldu ama durumu biliyorsunuz…L

İşte o dizeler.

“Kimse görmez ölümü,

Kimse görmez ölümün yüzünü,

Kimse işitmez ölümün sesini:

Ama yine de zalim ölüm biçer insanları.”

Orijinali aşağıda.
image - Gılgamış Destanı "Kimse görmez ölümü.’’

 

Yazımız hoşunuza gittiyse  Blog sayfamızın sağ üst köşesinde ETİKETLER ya da KATEGORİLER bölümünden benzer veya farklı konulara da bakabilirsiniz

Gılgamış Destanı ve bazı alıntılar

Mitoloji, tarih , gerilim ve polisiye sevenler:  

Polisiye, gerilim, mitoloji seviyorsanız. Melekler, büyüler, kadim tarikatlar ve benzeri konular ilginizi çekiyorsa, başı sonu belli hikayelerden sıkıldıysanız. Kafası çok değişik bir roman sizleri bekliyor;  Büyü -Zaman konusuna çok farklı yaklaşılan, Zaman  ve büyüyü derinlemesine bir kurgu roman çerçevesinde anlatan kitabımın linki : https://angelsdia.com/surpriz-sonlu-kitaplar-melek-gunlukleri-1-babil-buyusu/

youtube linkim aşağıda, ilginizi çekecek konulara denk gelebilirsiniz.

https://www.youtube.com/channel/UCY2ps_mnNqfVtZ83jyGnXSQ?view_as=subscriber

 

 

Leave a Reply

bettilt güncel giriş