GEÇMİŞİN GÜNAHLARI…DUVARIN ARDINDA Hikaye 2.

HİKAYE  GEÇMİŞİN GÜNAHLARI.

Hikaye devam ediyor.

Hikaye

Hikaye

Sapa yolda avının peşine düşmüş bir kaplan kurnazlığında ilerliyor, dar ve çamurlu yolda, yeni biçilmiş otları yara yara amacına ulaşmanın hayalini kuruyordu. Neden bir suçlu olmuştu sorusu yine gelip aklının orta yerine kurulmuş bir kral gibi buyurdu…Yok …Yok kral değil bu. Bu olsa olsa o eli kanlı hayalet olmalıydı günahlarından vücuda gelmiş, merhameti olmayan hayalet.

  Ne Tanrı ne şeytan dedi kendi kendine…Umutsuzluk ve aptallık….Sadece bu ikisi onu suç dünyasının baş köşesine getirmişti. Tanrının bu işle ilgisi yoktu. Şeytan umutsuzluktan beslenirdi ama aptallara harcayacak vakti olduğunu düşünmüyordu onun… Aptallık ve umutsuzluk…Gençken bu iki şey en yakın dostlarıydı Alat’ın. Her şeyi kendi başına başarmıştı. Bunun Tanrı ile bir ilgisi yok. Şeytan desen ben ondan daha yüzsüzdüm. Bana dönüp bakacağını sanmam. Yaptığım her şeyi ben yaptım. Ama Tanrı’yı dışarda bırakmayalım o kadar. Ona kızgındım… O gençlik döneminde Tanrıya kızgın olmak modaydı zaten. Şu güne kadar süren bir moda diye düşündü. Ben eski kafalı ve demode bir adamım; ne yapayım. Omuzlarını silkti. Omuzunda bir melek varsa denildiği gibi, sarsılmış olabilirdi ve kendini toparladığında Alat’ın kafasının arkasına, ne yapıyorsun be adem diye bir de şaplak atmıştı sanki, Alat, hayatını bir anda değiştiren adamı o an hatırladı yeniden.

Son cezasını çektiği o hapishanenin soğuk duvarlarında sessizce ağladığı o gece, duvarın diğer tarafından ona seslenmişti; billur gibi akıyordu kelimeler.

‘’…Ağla Alat…Geçmişinin günahlarını insanın kendi göz yaşları silemeyecekse hiçbir şey silemez. ’’

Hikaye

Alat ağladığının fark edilmesine mi yoksa bu kendini bilmez adamın onu ağlarken yakalamasına mı daha çok sinirlenmişti ayrımında değildi o zaman. Sadece; ‘’Sen de kimsin be adam?’’ diye karşılık verdiğini çok net hatırlıyordu. Bunları söylerken duvara sert bir yumruk attığını ve elinin bu sebeple kanadığını da unutamamıştı.

Ses kesilmiş ona karşılık vermemiş, Alat da rahatlamıştı biraz. Hücre cezasını çektiği bu cezaevinde yanında bir başka mahkum olabileceğini hatırlayarak hareketlerine çeki düzen vermesi gerektiğini anlamıştı. Duvarlar çok ince olmalıydı. Bir cezaevi için bağışlanamaz bir hataydı! Kaçma fikri o an gelmişti aklına. Neden olmasın? Duvarın ardındaki diğer mahkum o gece bir daha konuşmamıştı kendisiyle.

Hikaye

…………………………

Hücre cezasının ikinci gecesinde.

Hikaye

Hikaye

Hücre cezasının ikinci gecesinde hala öfkesi dipdiri onu dürtüp duruyor, Alat yakalandığı için bu kez kendine küfrediyordu.

‘’Suçların yüzünden buradasın. Kendine küfretme. Başka bir yol daha var Alat.’’ Ses duvarın arkasından gelmişti. Yine billur gibi akan kelimeler.  Alat’ın gözleri parladı bir anda

‘’Başka bir yol var derken….Kaçış için yolu kastettin galiba. Bana biraz daha anlat…‘’

‘’Bir çıkış var. Haklısın. Her zaman bir çıkış vardır. ‘’

‘’Bu cezaevinden kaçmanın zor olmadığını söylemişlerdi. Söyle. Ne biliyorsan anlat. ‘’

‘’Elbette anlatırım. ‘’

‘’Kimsin sen? Adın ne senin? ‘’

‘’Bir önemi yok adımın. ‘’

‘’Merak etme. Seni ihbar edecek değilim. Ama yine de sen bilirsin. Sen anlat yeter. Buradan nasıl kaçabiliriz? Çıkış yolunu anlat. ‘’

‘’Öncelikle, küfredip durma. Çok gürültü yapıyorsun. Bizi dinleyen birinin olacağını unutuyorsun. ‘’

‘’Gardiyanlardan bahsediyorsan unut gitsin. Belli saatlerde yemek falan getirip, kontrol ederler. Nöbet saati değil şimdi. Yalnızız anlayacağın.. Anlat sen. ‘’

‘’Ben gardiyanlardan bahsetmemiştim. ‘’

‘’Neden bahsettiğini bilmiyorum ve umurumda değil. Sen buradan kaçmanın yolunu anlat. ‘’

‘’Her şey sırayla Alat‘’

‘’Sahi, sen benim adımı nereden biliyorsun? ‘’

‘’Benim bildiğim çok şey var Alat. Ama senin bilmediğin o kadar çok şey var ki…‘’

‘’Kafadan kırık mısın? Adımı nasıl biliyorsun? Yoksa sen beni ortadan kaldırmak isteyen adamların adamı mısın? ‘’

‘’Ben kimsenin adamı değilim Alat. Sakin ol. ‘’

‘’Nasıl güvenebilirim sana? Duvarın arkasındaki sesten başka bir şey değilsin sen. Belki de ağzımdan laf almaya çalışan aynasızın tekisin. Beni kandıramazsınız. Anlıyor musun? Yemem ben bunları! ‘’

Sadece gördüğüne inanırsa insan diğerlerinden ne farkı kalır?

Hikaye

Hikaye

‘’İnanmak ya da inanmamak senin seçimin. Sadece gördüğüne inanırsa insan diğerlerinden ne farkı kalır?

‘’Laf ebeliğini bırak da buradan nasıl kaçabileceğimi anlat. Belli ki sen çok şey biliyorsun. ‘’

‘’Önce aklının hapishanesinden kurtulmalı insan. Bu hapishane sadece taş duvar. ‘’

‘’Felsefe yapacak ne isteğim ne de bilgim var. Boşu boşuna zamanımı çalıyorsan eğer, bunu sana pahalı ödetirim. ‘’

‘’Zaman? Zamanını çalmak? Şu anda bir hapishanenin hücresindesin Alat hatırlatırım. Zamandan bol bir şeyin yok. Ama yine de zamanı boşa harcamak;  akıllıca bir iş değil. ‘’

‘’Can sıkıntısından yalanlar uyduruyorsun sen. Benim gibi sefil bir mahkumsun o kadar. Ne halt etmeye seni dinliyorum ki? ‘’

‘’İnsanın nerede neyi dinleyeceği hiç belli olmaz. Suçlu bir insanın hayatında sürekli koşturma olur ve asıl dinlemesi gereken şeyleri dinleme şansı olmaz. Ama şu anı sana verilen bir hediye olarak düşün. İşte şimdi dinleme zamanı…Nihayet…Her insan bu kadar şanslı olmayabilir. ‘’

‘’Şanslı mı? Seni akıl hastanesi yerine buraya yanlışlıkla getirmiş olmalılar. Pis bir hapishanede, iğrenç bir hücredeyiz. Şans mı şimdi bu? ‘’

‘’Nereden baktığına bağlı Alat. En azından yaşıyorsun ve şimdi dinleme şansın var. Dinleyerek öğrenme ve her şeyi değiştirip, hatalarını telafi etme şansı. Önce aklının hapishanesinden çıkarak başla işe…‘’

‘’Buradan çıktığım an; hücren geleceğim ve bana bunları anlatarak benimle dalga geçtiğin için seni fena tekmeleyeceğim anlıyor musun? Geberteceğim seni! ‘’

”Geçmişinin günahlarını insanın kendi gözyaşları silemeyecekse hiçbir şey silemez.

Hikaye

Hikaye

‘’Alat! Sakin ol. Beni dinlemek istemiyorsan susarım. Bu kadar basit. Ama istiyorsun biliyorum. ‘’

Gerçekten de istiyordu Alat. Duvarın arkasındaki adamı dinlemek bir şekilde iyi geliyordu. Bu hücrede tek başına zaman nasıl geçecekti yoksa? Zaman böyle izole edilmiş yerlerde düşmandı insana. İnsan aklını kaçırtacak marifetleri vardı zamanın.

‘’Ben birçok şeyi biliyorum Alat. Sana söyleyeceklerimi iyi dinle. Yeni bir başlangıç yapman için belki de bu son şansın…Aslında ölünceye kadar birçok şans geçer insanın eline ama sen yine de fırsatın varken değerlendir de hayattan zevk alacak zamanın da kalsın. ‘’

‘’Sen kimsin? Rahip mi? Yoksa öğretmen mi? Benimle konuştuğuna göre kesin şeytanın tekisindir…Kimsin sen? ‘’

‘’İsimlerin önemi yok Alat. Kelimeleri nasıl anladığın ve onlarla ne yapacağın önemli. Beni görmek ve hatta beni tekmelemek için görmek isteyebilirsin ama ne demiştim sana? Görmediğine de inanmalı insan. İnanç böyle bir şey yoksa diğerlerinden ne farkın kalır? ‘’

Alat aklını kaçırmış olabileceğini düşündü bir an. Burada kafayı yemişti ve kendi kendine konuşuyor olmalıydı. Bugüne dek sayısız kez girmişti hapishanelere. Hücrelerde çok kez izole edilmiş günler geceler yaşamıştı. Çok zor günlerdi ama aklını kaçırmamış, aklı başında kalmayı başarmıştı. Belki bu kez aklını yitirmişti. Bunun açıklaması belki de bu kadar basitti. Tekrar ağlamaya başladı….

Duvarın ardındaki ses, geçen gün söylediği ilk sözleri yineledi:

‘’Geçmişinin günahlarını insanın kendi gözyaşları silemeyecekse hiçbir şey silemez. Ağla Alat…Ağla…’’

Hikayenin devamı için aşağıdaki linke girin.

Hikayenin ilk bölümü aşağıdadır.

 

 

Leave a Reply

bettilt güncel giriş