Antik Diller kulağa nasıl geliyor?
Antik Diller kulağa nasıl geliyor?
Aşağıda Dil ve antik diller hakkında akademik bir yazı okuyacaksınız. Antik diller hakkında daha doğrusu dillerin kökeni hakkında bu yazıyı okurken antik dillerin neye benzediğine dair bu yazının sonunda bir video bırakıyorum; ilginç gelebilir.
Yazıya geçmeden önce Eski Ahitte geçen bir hikayeyi kısaca özetleyim:
İnsanlar Tanrıya ulaşmak ve hatta ondan üstün olmak için bir kule yapmaya karar verir; bu Babil kulesidir. Ancak o zamana kadar aynı dili konuşan halkların dili Tanrı tarafından bir anda karıştırılır ve bu kuleyi yapacak olan insanlar farklı dillerde konuştuğu için o kuleyi tamamlayamaz.
Bu hikayede aslında iletişimsizliğin ne kadar kaotik durumlar yaratabileceğine dair bir metafor bulabiliriz ve Babel adlı film de buna güzel bir örnektir.
Bir insanın Adem’in cennette konuştuğu dili konuşması mümkün mü?
Neyse bir diğer hikaye de şöyle: Paul Austen’in romanı Cam Kent üçlemesinde hikaye edilir.
: bir insanın doğduğu andan itibaren eğer onunla konuşan kimse olmazsa, çocuk izole edilirse güya Adem’in cennette konuştuğu dili (Göksel Lisan’’, ‘’Kutsal lisan’’ ya da ‘’Adamical’’ (Adem, yani ilk insana ait dil) konuşacağına inanılmasıdır. İlgisini çekenler, şöyle bir yazı yazmışım linke girebilirler.
Şimdi gelelim yazıya.
Dil nedir.
Dil, belli bir yapı üzerine oturtulmuş bir iletişim sistemidir. Dil, daha geniş anlamda, özellikle insan dillerinin kullanımını içeren iletişim yöntemidir.
Dilin bilimsel çalışmasına dilbilim denir. Kelimelerin belli deneyimleri temsil edip edemeyeceği gibi dil felsefesiyle ilgili sorular, en azından Gorgias ve Platon’dan beri eski Yunanistan’da tartışıla gelmiştir.
Rousseau gibi düşünürler, dilin duygulardan kaynaklandığını iddia ederken, Kant gibi diğerleri onun rasyonel ve mantıksal düşünceden kaynaklandığını savunmuşlardır. Wittgenstein gibi yirminci yüzyıl filozofları, felsefenin aslında dil üzerine bir çalışma olduğunu savundu. Dilbilimdeki başlıca figürler arasında Ferdinand de Saussure ve Noam Chomsky bulunur.
İnsan dillerinin sayısı nedir?
Antik Diller
Dünyadaki insan dillerinin sayısı tahminen; 5.000 ile 7.000 arasında değişmektedir. Bununla birlikte, tam bir tahmin yürütme diller ve lehçe arasındaki keyfi ayrıma (ikiye bölünmeye) bağlıdır.
Doğal diller konuşulur veya işaretlenir (işaretler, sembollerle vurgulanır.) ancak herhangi bir dil işitsel, görsel veya dokunsal uyaranlar kullanılarak kodlanabilir – örneğin, ıslık çalma, işaretleme veya körler alfabesi. Bunun nedeni, insan dilinin modellemelerden bağımsız olmasıdır.
Dilin ve anlamın tanımına ilişkin felsefi perspektiflere bağlı olarak, genel bir kavram olarak kullanıldığında, “dil”, karmaşık iletişim sistemlerini öğrenme ve kullanma veya bu sistemleri oluşturan kurallar dizisini tanımlama bilişsel becerisine atıfta bulunabilir.( veya bu kurallardan üretilebilecek ifadeler kümesi. )
Tüm diller, göstergeleri belirli anlamlarla ilişkilendirmek için *semiyosis sürecine bel bağlar. (*Göstergebilim, semiyotik veya semiyoloji; göstergelerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün faktörlerin sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan bir bilim dalıdır.)
Sözlü, manuel ve dokunsal diller, sembollerin kelimeler veya morfemler olarak bilinen dizileri oluşturmak için nasıl kullanıldığını yöneten fonolojik bir sistem ve kelime öbekleri ve ifadeler oluşturmak için kelimelerin ve biçimbirimlerinin nasıl birleştirileceğini yöneten sözdizimsel bir sistem içerir.
Dilin Menşei
Antik Diller
Dilin Kökeni ve Konuşmanın Kökeni
Ayrıca bakınız: **Proto-İnsan dili
**Proto-İnsan dili (ayrıca Proto-Sapiens, Proto-World), tüm dünya dillerinin varsayımsal doğrudan genetik öncülüdür.
Açıklama:
Kavram spekülatiftir ve tarihsel dilbilimde analize uygun değildir. Dilin monogenetik bir kökenini, yani tüm doğal dillerin muhtemelen Orta Paleolitik’in bir noktasında tek bir kökeninden türetildiğini varsayar. Tüm mevcut dillerin öncülü olarak, varsayımsal bir Neandertal dilinin atası olması gerekmez.
Dilin kökeni hakkındaki teoriler
Dilin kökeni hakkındaki teoriler, dilin ne olduğuna dair temel varsayımlarına göre farklılık gösterir. Bazı teoriler, dilin o kadar karmaşık olduğu fikrine dayanmaktadır ki, kimse onun son haliyle hiçlikten göründüğünü hayal edemez, ancak tarih öncesi atalarımız arasında daha önceki dil bir önceki sistemlerden evrimleşmiş olmalıdır. Bu teoriler süreklilik temelli teoriler olarak adlandırılabilir.
Tersi bakış açısı, dilin o kadar benzersiz bir insan özelliği olduğu ve insan olmayanlar arasında bulunan hiçbir şeyle karşılaştırılamayacağı ve bu nedenle hominidlerden erken insana geçişte aniden ortaya çıkmış olması gerektiğidir.
Bu teoriler, süreksizliğe dayalı olarak tanımlanabilir. Benzer şekilde, Noam Chomsky’nin öncülük ettiği üretken dil görüşüne dayanan teoriler, dili çoğunlukla büyük ölçüde genetik olarak kodlanmış doğuştan gelen bir özellik olarak görürken, işlevselci teoriler onu büyük ölçüde kültürel, sosyal etkileşim yoluyla öğrenilen bir sistem olarak görür.
Aşağıdaki video Antik diller kulağa nasıl geliyor sorusu için hoş bir çalışma içerir.
Ayrıca aşağıdaki konu ve videolar da ilginizi çekebilir.
Mitoloji, tarih , gerilim ve polisiye sevenler:
Polisiye, gerilim, mitoloji seviyorsanız. Melekler, büyüler, kadim tarikatlar ve benzeri konular ilginizi çekiyorsa, başı sonu belli hikayelerden sıkıldıysanız. Kafası çok değişik bir roman sizleri bekliyor; Büyü -Zaman konusuna çok farklı yaklaşılan, Zaman ve büyüyü derinlemesine bir kurgu roman çerçevesinde anlatan kitabımın linki : https://angelsdia.com/surpriz-sonlu-kitaplar-melek-gunlukleri-1-babil-buyusu/