Unutulmayan aşklar
Unutulmayan aşklar – Tarih ve edebiyatta yerine almış oradan filmlere, dizilere yolculuklarını sürdüren tarihe mal olmuş ve genel olarak sonları bir trajediyle bitmiş unutulmayan aşklar.
”Aşka gönül vermem , aşka inanmam?!”
Bu kadar çok romanın, şiirin ve filmin adandığı o tek gerçek aşkı sürekli arayan bir romantik misiniz, yoksa aşka pek inancı olmayan ve alay eden insanlardan mısınız?
Hangi gruba dahil olursanız olun, işte aşka olan inancınızı yenileyecek bazı eski aşk hikayeleri. Eh, bazıları mitoloji veya edebiyat tarafından yaratılmış olmaktan başka bir şey olmayabilir ve diğerleri muhtemelen epey abartılmıştır, ancak kesin olan şey, tüm bu hikayelerin zamanla ölümsüz hale geldiği ve tüm insanlığa verdikleri derin mesaj nedeniyle pop kültürün bir parçası olduğudur: amor vincit omnia” : ‘’aşk her şeyi fetheder /kadirdir.’’
Unutulmayan aşklar denince herkesin aklıma ilk gelen Romeo ve Juliet olabilir , gerçi benim aklıma ilk onlar gelmiyor ama genel anlayışa göre bir sıralandırma yapayım dedim.
Romeo ve Juliet. Acılarla dolu aşk hikayeleri mutlulukla bitenlerden daha mı kıymetli?
William Shakespeare tarafından 1500’lü yılların sonunda yazılmış ve belki de en ünlü çiftler ve Unutulmayan aşklar için en fenomen aşk hikayesi.
Düşman ailelerin gençleri birbirlerine aşık olur, halbuki aileleri onları destekleseydi belki de bu anlamsız kavga son bulacak ve her şey tatlıya bağlanacaktı. Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.’’ Ama olmuyor tabi. Zaten öyle olsa insanlar bu hikayeyi hala bu kadar baş tacı yaparlar mıydı? Sanmam. Acılarla dolu aşk hikayeleri mutlulukla bitenlerden daha çok kıymet görüyor anlaşılan ve bu sadece bizim kültürümüze özgü de değil belli ki.
Unutulmayan aşklar Şah Cihan ve Mümtaz Mahal- Bir aşkın eseri: Tac Mahal.
Tac Mahal gibi muhteşem bir eserin bugün varolmasını bu aşka borçluyuz desem; Babür imparatoru Cihan Şah, eşi Mümtaz Mahal’i canından çok sever, gelgelim eşi bir doğum esnasında vefat edince Şah adeta yıkılır. Yaşadıkları aşkı ölümsüzleştirmek ister ve karısı ve aşklarına ithafen Tac Mahal gibi bir yapıyı yaptırır , karısını buraya defneder.
Bu arada Şah Cihan’ıın eşi 14. Çocuğu doğururken vefat etmiştir. El insaf, 14 çocuk nedir yahu..Başka bir şey demiyorum.
Kleopatra ve Mark Antony Unutulmayan aşklar , entrika, savaş ve daha neler neler.
Unutulmayan aşklar yazımızın bu kısmında ne entrikalar, ne taktikler, ne savaşlar var, anlat anlat bitmez sadece bir aşk hikayesi demek ne kadar doğru olur bilemem. Bir ülkenin kaderini elinde tutan bir kadın var karşımızda: Kleopatra : Kendisinin sözlerine göre:
‘’Evet, iki imparatorla yatağa girdim. Birine ihtiyacım vardı; diğerini seviyordum. Üçüncüsü benim ülkeme zorla sahip olmak istedi.’’
Bu sözlerden sonra sıradan bir aşk hikayesinden bahsedemeyeceğimiz aşikar: bu konunun detayları aşağıdaki yazımda, link aşağıda,
Unutulmayan aşklar Paris ve Helen
Troya filmini seyrederken Helen denen hatunu karşıma alıp, kızım sen evli barklı kadınsın, ne işin var başka bir adamla? Hadi sene bu zamanlar olsa, gider boşanırsın eh, kraldan da yüklü bir tazminat falan alırsın ama yıl daha İ.Ö bilmem kaç, olacak iş mi bu?
Üstelik sizin yüzünüzden masum insanlar ölecek, sadece savaşta değil, Yunanlılar Truva’ya gelmek için tanrıçalardan denizin fırtınasını durdurmak isteyecek ve Kral canından çok sevdiği kızı kendi elleriyle öldürmek ve tanrıçaya adamak zorunda kalacak.
Üstelik Cassandra o kadar uyarmaya çalıştı sizi üzerinize gelecek felaketlerden, kadına deli muamelesi de yaptınız utanmadan. Değdi mi yani?
Neyse şimdi bu gereksiz ve anlamsız atarlanmayı keselim ve kısaca Paris ve Helen aşkından bahsedelim.
Truva’nın düşüşüne neden olan bir aşk.
Truva’nın düşüşüne neden olan bir aşktan bahsediyoruz, olmaz olsun böyle aşk! Tabi bu hikaye Yunan mitolojisine göre, onu da hatırlayalım.
Truva prensi Paris 3 tane birbirinden belalı ve hatta eli maşalı, (çarpmasalar bari beni))) tanrıçadan en güzelini seçmek durumunda kalır, Hera, Afrodit ve Athena’dan bahsediyoruz burada.
Bu akıllım da gider Afroditi en güzel olarak seçer, ama Afrodit denen tanrıçayı seçmesi olayına da bir çeşit fesat karışmıştır, Afrodit beni seçersen sana dünyanın en güzel kadını veririm diyerek rüşvet teklif etmiştir.
Sonunda Afrodit sözünü tutar, dünyanın en güzel kadını yani Helen’i verir Paris’e ama bu sebeple Truva yıkılır. Uğruna savaşlar verilen Helen sonunda eşinin yanına götürülür. Başın göğe erdi mi Paris?
Al sana dünyanın en güzel kadını. Sen Afrodit’in sözüne ne bakıyorsun arkadaş.
Anne Boleyn and Henry VIII
Bu aşk mı? Cinayet mi? Tam anlamadım ama kısaca ondan da bahsedelim. Boleyn, VIII.Henry’nin sarayının bir üyesiydi ve 1509’dan 1533’e kadar Henry efendinin evlendiği ilk karısı Aragonlu Catherine’e ‘’onur’’ hizmetçisi olarak hizmet ediyordu. Kral, Boleyn’e aşık oldu ve fakat Ann onun metresi olmayı reddetti.
Henry bu durur mu, (kendisi 1. Elizabeth’in babası olur.) İstediğim hatunla evlenemiyorsam neyime gerek kral olmak der ve evlenir Ann Boleyn ile.
Boleyn , 1533’ten 1536’ya kadar Kral VIII.Henry’nin ikinci eşi olarak İngiltere Kraliçesi oldu.
19 Mayıs 1536’da Kral VIII.Henry’nin kötü şöhretli ikinci karısı Anne Boleyn, zina, ensest ve krala karşı komplo gibi suçlamalarla idam edilir.
Benzer ya da farklı içerikler için sayfamızın sağ üst sütununda KATEGORİLER bölümüne bakınız.
Mitoloji, tarih , gerilim ve polisiye sevenler:
Polisiye, gerilim, mitoloji seviyorsanız. Melekler, büyüler, kadim tarikatlar ve benzeri konular ilginizi çekiyorsa, başı sonu belli hikayelerden sıkıldıysanız. Kafası çok değişik bir roman sizleri bekliyor; Büyü -Zaman konusuna çok farklı yaklaşılan, Zaman ve büyüyü derinlemesine bir kurgu roman çerçevesinde anlatan kitabımın linki : https://angelsdia.com/surpriz-sonlu-kitaplar-melek-gunlukleri-1-babil-buyusu/
Youtube kanalımda ilginizi çekebilecek videolar bulabilirsiniz. Aşağıdaki linke tıklayarak kanalımdaki içeriklere ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/channel/UCY2ps_mnNqfVtZ83jyGnXSQ
