Hissedilen Zaman-MARC WITTMANN 2.Bölüm

Yazımızın ilkbölümü için aşağıdaki link tıklayınız.

Zaman Miyobu

göreceli zaman

göreceli zaman

Tatminin ertelenmesini içeren testlerle bağlantılı olarak, insanların ileride daha büyük bir ödüle kavuşmaktansa kendilerine hemen sunulan daha küçük bir ödülü almayı tercih etmeleri durumunu betimleyen bir terimimiz var: Zaman Miyobu.

Zamansal olarak belli bir ufkun ötesindeki olaylar soyut ve farazi bir şekilde -yani duygular işin içine pek girmeden- değerlendirilirken, zamansal açıdan daha yakın olanlar bizi şimdi ve burada ilgilendiren daha somut ve duygusal boyutlarda değerlendirilir. Zamansal yakınlık çerçevesinde tecrübe edilen olaylar daha fazla fiziksel ve duygusal tepkiye neden olur, bu da karar verme sürecini etkiler. Mevcut amaçlarımız açısından şunu özellikle belirtmek gerekir ki, kararlarda önümüzde olan bütün seçenekler -ister kısa vadeli olsun ister uzun vadeli- sadece zamansal açıdan değil duygusal açıdan da değerlendirilir.

Duygulardan bağımsız.

göreceli zaman

göreceli zaman

Olayları tamamen rasyonel, duygulardan bağımsız bir şekilde hesaplamayı ancak belli bir program doğrultusunda çalışan bir bilgisayar başarabilir.

Öte yandan, mevcut âna odaklanmak kendi içinde kötü bir şey olarak görülmemeli. Amerikalı psikolog Philip Zimbardo, şimdiki zaman yönelimi kavramını zaman perspektifleri dediği daha geniş bir çerçevede ele alır. İnsanlar geçmiş, şimdi ve gelecek boyutlarıyla baş etmede temel farklılıklar gösterirler.

“Hızlı yaşa, dibine kadar sev, genç öl.”

göreceli zaman

göreceli zaman

Zimbardo ve John Boyd’un hazırladığı bir anket, araştırmacılara bireyin bu üç zaman perspektifiyle nasıl bir ilişki kurduğunu belirleme imkânı verdi. Böylece, yapılan araştırmalar bir insanın zaman yöneliminin gündelik hayattaki davranışlarını etkilediğini gösterdi. Örneğin açık bir biçimde şimdiki zaman yönelimli olan insanlar, nispeten tehlikeli yaşamlarıyla öne çıkıyorlar: Daha fazla uyuşturucu kullanma, daha fazla hız cezası yeme, daha çok korunmasız seks macerası ya­şama vs. eğiliminde oluyorlar. Altmışlardaki rock yıldızlarının düs­turu gibi geliyor kulağa: “Hızlı yaşa, dibine kadar sev, genç öl.”

Psikiyatrik hastalarda zaman algısının değişmesi.

göreceli zaman

göreceli zaman

Yakınlarda yapılan araştırmalar, güçlü bir itkiselliğe sahip olan bazı psikiyatrik ve nörolojik hasta gruplarının zaman algısının değişmiş olduğunu gösterdi; bu da zaman miyobunu ve artan şimdiki zaman yönelimini açıklayabilir. Örneğin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan mustarip olan çocuklar saniye ölçeğindeki zaman dilimlerini kestirmekte daha fazla zorlanırlar; tahminleri diğer çocuklarınkine göre daha belirsiz ve değişken olma eğilimindedir. Bu nedenle, Londra’daki King’s College’dan nöropsikolog Katya Ribia, itkiselligin temelde algıda ve motor fonksiyonlarda zamansal verilerin işlenmesindeki bir tahriften ibaret olduğunu ileri sürdü. Genel olarak itkileri doğrulusunda hareket eden insanlar, klinik bozuklukları sergilemeyen insanlara kıyasla zamanı -ister saniye isterse dakika ölçeğinde olsun- daha uzun algılarlar. Bu bulgular gelişimsel nedenlerle yetişkinlerden daha itkisel davranan çocukların ve ergenlerin gündelik hayattaki şikayetleriyle uyum içindedir.

Çocuklarda zaman algısı.

göreceli zaman

göreceli zaman

Küçük çocukların sık sık sorduğu “Daha gelmedik mi?” sorusu, belli sürelerin nasıl bir “his verdiğini” henüz öğrenmemiş, yani zaman kavramını henüz gereğince anlayamamış olmalarıyla açıklanabilir.

İsviçreli gelişimsel psikolog Jean Piaget’nin (1896-1980) tasarladığı şema temelinde uzun zamandır şöyle bir varsayım vardı: Çocukların zamanı anlayarak bu konuda doğru değerlendirmelerde bulunmalarını sağlamaya yetecek ölçüde mantıklı düşünme kapasitesine sahip olmaları için en az yedi-sekiz yaşlarında olmaları gerekir. Ne var ki son zamanlarda yapılan araştırmalar bebeklerin bile zamanı doğru değerlendirebildiklerini, bununla birlikte dış durum ve koşullardan kolayca etkilendiklerini gösteriyor. Örneğin çocuklar kendilerine verilen görevlerde oyuncak tuğlalar değil de ağır yükler söz konusu olduğunda sürenin daha uzun olduğunu düşünürler.

Rahatsız edici değişkenlere karşı da yetişkinlere kıyasla daha duyarlıdırlar. Çocukların birtakım sürelerin uzunluğunu değerlendirirken daha kolay yönlendirilebilmeleri, dikkatlerini odaklama yeteneklerinin henüz tam olarak: gelişmemiş olmasından kaynaklanır.

Çocuklar genellikle ara vermeden bir göreve odaklanmakta zorlanırlar. Ne var ki sekiz yaşlarından sonra zamanın uzunluğunu değerlendirme kapasiteleri ve dikkatlerini koruma becerileri yetişkinlerinkine yaklaşır.

Öte yandan ergenlerde, “Daha gelmedik mi?” sorusu çoğunlukla her şeyin fazla uzun sürdüğü hissinden gelir.

Elbette itkisellik ve otokontrol çok eskilere dayanan bir meseledir. Yahudi-Hristiyan inanışı açısından bakıldığında, ilk günah altında bile bu yatar: Âdem ve Havva bilgiye erişmek için yasak meyveyi yeme ayartısına direnemez. Kitabi Mukaddes’e göre, onlardan sonra gelen bütün insan nesilleri hâlâ uzun vadeli bir cezanın etkisindedir.

Yazımızın devamı için aşağıdaki linki tıklayın.

Leave a Reply

bettilt güncel giriş