İnsanın dört zindanı
İnsanın dört zindanı ‘’Sizi rahatsız etmeye geldim.’’
‘’…Konumuz insan hakkındadır çünkü bugün insan her zamankinden daha meçhuldür…
Tezimin esası :İnsan dört zindanın tutsağıdır. Doğal olarak bu dört zindandan kurtulduğunda özgür olabilir. Bu dört zindandan kendi özgürlüğünü elde edebildiğinde gerçek manada insan olabilir.
İnsanın dört zindanı :İnsan -beşer farkı.
İnsan ile ilgili iki kelime vardır: beşer ve insan. Beşer: yeryüzüne gelen ve iki ayağı üzerinde duran hayvan/canlı türüdür. Bu türde canlılar dünya nüfusunu oluşturur.
İnsan: gizemli, sıra dışı, üstün bir hakikattir. Şu halde iki insan vardır: biri biyolojinin anlattığı diğeri ise hakkında şairin konuştuğu, filozofun söz ettiği, dinin ilgilendiği insan.
İnsan ikinci anlamı ile insan olma, insan olarak varolma gerçeğinden ibarettir ve beşer türünün bireylerinden her birinin belli bir ölçüde insan olmasına sebep olan istisnai özelliklere sahiptir.
İki ayak üstüne kalkabilen her canlı için insandır diyebilir miyiz?
…Bu türün tüm bireyleri müşterek olarak beşerdir, fakat bu bireylerin hepsi insan değildir. Herkes bir dereceye kadar, belli bir ölçüde insan olabilmiştir. Yani: insan olabilmek için üstün veya daha küçük dereceler kat edebilmiş bireyler vardır.
Bu nedenle, beşer türü, kendi gelişim ve değişim süreci içinde İnsan olmaya doğru adım atmaktadır.
Beşerin hedefi ne olmalı?
Beşerin hedefi insan olmaktır. Buraya ulaşıldığında sabit durulacağı anlamı yoktur; insan sürekli ‘’olmak’’ halindedir. Sabit bir merhale yoktur, tam tersi, sonsuza doğru, ebedi, daimi bir gelişim sürecinden bahsedebiliriz.
İnsan olmanın 3 özelliği.
İnsan, bilinçli, seçici ve yaratıcı olmalıdır. İnsanın geriye kalan diğer özellikleri, bu 3 özellikten kaynaklanır. O halde: İnsan kendini bilen, seçen ve yaratandır. Hepimiz, bilince: kendine bilme aşamasına ulaştığı, gerçekten seçim yapabilme aşamasına vardığı ve tabiatın sahip olmadığı veya yaratamadığı şeyi yaratabildiği ölçüde insanız.
İnsanı insan olmaktan uzak tutan şeyler nelerdir?
İnsanın dört zindanı
İnsanı kendini bilme, yaratma ve seçmekten alıkoyan: dört belirlenim bulunur:
Descartes şöyle der: ‘’Düşünüyorum o halde varım.’’ Bu onun şüphesidir, önce her şeyden şüphe etmiş ve böyle söylemiştir. Lakin, şüphe etmekte olduğum konusunda şüphe edemem, O halde varım ki, şüphe edebiliyorum.. Yani: ben varım daha sonra düşünüyorum, o halde varım.
Başkaldırıyorum o halde varım.
Bir de Gide’nin sözüne bakalım: ‘’ Hissediyorum, o halde varım.’’ Üçüncüsü: Albert Camus’un sözü: ‘’Başkaldırıyorum, o halde varım.’’ Esasen bu üçüncüsü en doğru olandır. İnsana özgü, en üstün varoluş ‘’başkaldırıyorum, o halde varım’’ olmalıdır.
Adem başkaldırmadan önce neydi?
Adem cennette olduğu ve başkaldırmadığı müddetçe Adem değil melekti. Fakat insan cennette ve cennetin tüketim hayatı içinde isyan ediyor ve o meyveyi , (kastedilen: bilinç, başkaldırı meyvesi) yedikten sonra vaat edilen cennetten değil, keyif çatma, hayvani tüketim cenneti olan cennetten kovulup çıkarılıyor.
Oysa ki, Vaat edilen cennet, Adem’in kovulduğu cennetin karşıtıdır. Sonra yeryüzüne gelir, gayret, uğraş ve kaos içerisinde kendi hayatını, geçimini yükleniyor
Kaynak: Ali Şeriati-İnsanınDört Zindanı
Mitoloji, tarih , gerilim ve polisiye sevenler:
Polisiye, gerilim, mitoloji seviyorsanız. Melekler, büyüler, kadim tarikatlar ve benzeri konular ilginizi çekiyorsa, başı sonu belli hikayelerden sıkıldıysanız. Kafası çok değişik bir roman sizleri bekliyor; Büyü -Zaman konusuna çok farklı yaklaşılan, Zaman ve büyüyü derinlemesine bir kurgu roman çerçevesinde anlatan kitabımın linki : https://angelsdia.com/surpriz-sonlu-kitaplar-melek-gunlukleri-1-babil-buyusu/
Youtube kanalımda ilginizi çekebilecek videolar bulabilirsiniz. Aşağıdaki linke tıklayarak kanalımdaki içeriklere ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/channel/UCY2ps_mnNqfVtZ83jyGnXSQ
