Semion ve Alter Işık herkesin üstüne 2. Kısa öykü

Kendi halinde bir meczup.

Kısa öykü

Kısa öykü

Kısa öykü

Zavallı Semion, yoksul ve evsiz barksızdı ama kasabada kimse ilişmezdi ona. Nereden geldiğini, kim olduğunu bilmezlerdi. Kendi halinde bir meczup belki aşk acısından evini, köyünü terk etmiş bir kara sevdalı olduğunu düşünürlerdi onun.

Kasabalılar ona yemek ve içecek verir, onun bu tuhaf ve kirli haline rağmen kasabaya bereket getirdiğini düşünürlerdi. Neticede Tanrı’nın bir garibiydi.

Ne bir kötü söz duymuşlardı ağzından, ne de kötü bir hareketine şahit olmuşlardı. Orada burada kalır, zaman zaman tarlalarda gündelik iş bulur, yaşayıp giderdi. Yemeğini kasabanın kedisi, köpeği ve kuşlarıyla paylaşır, zaten olmayan üstü başına geçirecek fazladan bir şey verilse, çok soğuk günlerde hayvanların üstünü örterdi bunlarla. Meczup işte. Aklı kıt diye fısıldaşırdı ahali.

 

‘’Kendin giysene be adam!’’ Denildiğinde, bir karşılık vermez, yaptıklarıyla övünmez, arada bir takılı plak gibi söylediği o meşhur sözleri yinelerdi durmadan:

‘’Işık herkesin üstüne! Işık herkesin üstüne! Işık herkesin üstüne!

‘’Tamam, be adam. Ne ışığıymış bu sürekli gevelediğin. Hey Tanrı’nın delisi seni.’’

……………………

İnsan mutlu olurda Şeytan boş durur mu hiç?

Kısa öykü

Kısa öykü

Tarlaların birinde birkaç günlük iş bulan Semion, iri yarı vücudunun da yardımıyla, iki kişilik çalışmış ve günlük parasını almıştı.  Huzur veren ağaçların himayesinde birkaç lokma yiyip günün yorgunluğunu çıkarırken, etrafına toplanan birkaç kuşa yemek kırıntıları atıyor, bir yandan bir şarkının sözlerini mırıldanıyor, kuşlar da sanki ona eşlik edercesine şakıyordu.

Günlük ekmeğini çıkarmanın tatlı yorgunluğu, üstünde masmavi bir gökyüzü, ne dert, ne kasavet. İnsanın bundan başka neye ihtiyacı olurdu?  İşte mutluluk Semion için kısaca buydu.

İnsan mutlu olurda Şeytan boş durur mu hiç? Şu güzel tabloyu parçalamak ister gibi girdi o anın altın işlemeli çerçevesine, elbette Alter’in kılığında.

Alter, Semion’un tepesinde cehennem zebanisi gibi dikilmişti şimdi. Bastonuyla dürtüyordu adamcağızı, bir yandan da zehir zemberek sözleri sıralamaya girişmişti nefes almayı unutmuşçasına. Aslında bastonuyla dürtülmesinden evvel anlamıştı bir uğursuzluk döndüğünü Semion. Kuşlar pırrr diye uçmuştu.

‘’Pis hırsız!’’

Semion masmavi gözleriyle  Alter ‘e baktı. Ne denildiğini anlayamamış olduğu çocuk bakışlarından belliydi. Elbette hırsız falan değildi. Belki de bu yüzden anlayamamıştı ona söylenenleri. Hırsız ne demekti ki?

‘’Benim sığırlarımdan biri eksik! Dün sabah sen gidince fark ettim. Oysa bir gün öncesinde sayı tamdı. Ne tesadüf değil mi? Benim arazimde kaldığın gece, pof! Koskoca sığır kayıplara karışıyor.’’

Semion hala çocuk tedirginliğinde bakıyordu Alter’e. Ne istiyordu ondan?

‘’Uğraşma Tanrı’nın garibiyle. Ne istiyorsun zavallıdan?’’

Kısa öykü

Kısa öykü

‘’Anlamamış gibi yapma Semion! Ah! Aptal kafam fark etmeliydim. Nasıl da fark edemedim? Bana diklenişinden anlamalıydım. Tanrısız adam diye bana çıkışmandan anlamalıydım. Bunların hepsi suçlu psikolojisi! Yavuz hırsız ev sahibini basar ha!?’’

Tarlanın sahibi, işçilerle birlikte Alter’in şu an ne uğursuzluklar peşinde olduğunu ve dahası Semion gibi zavallı bir adamcağızla yine ne diye uğraştığını merak etmiş, çoktan onların yanına varmıştı telaşla. Alter suçlamasını bitirdiğinde derhal müdahale etti tarla sahibi. Birkaç işçi de gözlerini dikmiş pis pis bakıyordu Alter’e.

‘’Uğraşma Tanrı’nın garibiyle. Ne istiyorsun zavallıdan?’’

‘’Sığırlarımdan birini yürütmüş bu deli.’’

‘’Ne sığırından bahsediyorsun sen? Öyle bir şey olsa görmez miydik?’’

‘’Kes sesini be! Bu geri zekâlıyı ne diye koruyorsunuz? Çalmış işte! Koskoca sığır kendi kendine gitmedi ya!’’

‘’Ne malum Semion’un yaptığı? Sarhoşken saydıysan yanlış saymışsındır! Belki de hayırsız oğullarından biri senden gizli yapmıştır bu işi.’’

‘’Kes dedim sana be sersem! Benim oğullarım öyle şey yapmaz. Ne diye kendi sığırlarını gizli gizli çiftlikten kaçırsınlar?’’

‘’Semion’un senin sığırını çaldığından nasıl bu kadar emin olabilirsin ki? Başkası da olabilir. Malum bu çevrede pek popüler bir insan sayılmazsın.’’

Gebert şunları Alter! Kim olduğunu sanıyor bu sefil işçiler?

Kısa öykü

‘’Dalga mı geçiyorsun?’’  Alter bir anda zıvanadan çıktı. Elindeki bastonunu havaya kaldırdı ve tarla sahibinin üstüne yürüdü. İşçiler Alter’i kolundan çekiştirip durdular ama hazır bu kadar kişiyken onu yere yatırıp, bir güzel tepelemeyi istedikleri, birbirlerine bakışlarından belliydi. Sabır çektikleri, içlerinden sakin kalmak için dualar ettikleri aşikârdı zavallıların. Ama Alter durmadı. Kendisi gibi bir adamın, birkaç sefil işçi tarafından, haddini bilmeksizin, üstelik ite kaka durdurulması ağırına gitmiş olacak, hepsine, ağza alınmayacak küfürler savurmaya başladı.

İşçilerden biri Alter’in poposuna sağlam bir tekme salladı. Belli ki, kendini sakinleştirmek için çektiği sabır onu durdurmaya yetmemişti. Alter yüzüstü düştüğü yerde, işçilerin ona kahkahalarla güldüğünü sanki ölüm onu yanına çağırıyormuş gibi duyabiliyordu. Ölüm bir faniyi yanına çağırdığında, fani korkar ve belki zamanı gelmediğini düşündüğü için biraz da alınganlık gösterir fakat durum Alter için farklıydı. O alınganlıktan ya da kendisine haksızlık yapılmış birinin öfkesinden çok daha fazlaydı şu an; o öfkenin yeryüzünde beden bulmuş haliydi.

Aceleyle topladı kendini, düştüğü yerden topal haline aldırmadan hızla kalkmayı başardı. Sanki çok hızlı toparlanır ve yerden kalkarsa, bu olay, bu küçük düşürülme anı hiç yaşanmamış olur sanıyordu. Tarla sahibi, tekme atan işçiyi azarladı ve yardım edip Alter’i yerden kaldırmak için adama elini uzattı. İşte o an Alter , böyle bir şey yaşanmamış gibi yapmakta çok geç kaldığını anlamıştı. Öfkesi ve nefreti iki katına çıktı bu yüzden.

 

Alter kızıl sakalını çekiştirdi. Hırsını alamıyordu. Sinirinden sakalını yolacaktı. Kendisine yapılan bu hakaretten sonra kibri intikam isteğini çınlattı kulaklarında. Zehirli bir hançer gibi bilendi. Ah! Topal ve tek başına olmasa o hançeri nasılda saplardı şu hadsizlerin yüreğine. Sadece yutkundu.  Öfkesinin gölgesinden kara bir pençe geçti. Zebaniler bir meleğin olması gereken yeri de ele geçirmiş, iki omzuna birden oturmuş, haykırıyordu kulaklarına:

Kısa öykü

Gebert şunları Alter! Kim olduğunu sanıyor bu sefil işçiler? Gebert onları! Senin gibi zengin bir adamın yanında onların topu metelik etmezler!

Ah! Topal ve tek başına olmasa yapardı yapmasına ya…

Hikayenin 3. Bölümü aşağıdaki linnktedir.

Leave a Reply

bettilt güncel giriş