Roman Bölümleri-Melek Günlükleri/Babil Büyüsü 3 Melek Günlükleri, Babil Büyüsü, Online hikaye oku, online kitap oku
Melek Günlükleri/Babil Büyüsü 3
…İçi hepten sıkılıyordu. Düşüncelerini onaylayan bir ses duyduğunu anımsıyor, hatta o sesin geldiği yöne çeviriyor kafasını, ama insan kendi kafasının içine nasıl bakabilir? Sadece tedirginlikle ondan başka kimsenin bu sesi duymadığını kontrol ederken; Faroz; ‘’Hiyeroglif!’’ diye atılmıştı. Melisa’nın gözlerini devirip kendisine iyi niyetten bir parça nasibini almamış bakışlarla baktığını fark etmemiş olmalıydı ki, hemen sonra, yüzünde her zaman ve her şartta sanki bir operasyonla yerleştirilmiş gülümsemesiyle sırıtarak yaklaşmıştı ortağına.
O an, ‘’Aslında kötü biri değil,’’ diye içinden geçirdiğini hatırladı Melisa, ‘’Sadece daha çaylak. Ama yine de sinirime dokunuyor.’’
Sinirleriyle oynamayı büyük bir maharetle becerebilen kendi alanında bir üstat.
Sinirine dokunan başka bir şey de Stavro’ydu. Çalıştığı gazetenin üçüncü sayfasına olay yerinin fotoğraflarını koyan Stavro. Henüz yirmi dört saat geçmeden, aydınlanmamış bir cinayeti haber yapması bir yana, bundan birkaç yıl evvel yaptığı aynı sorumsuz ve benzer haberle, yakalamak üzere oldukları bir katilin neredeyse ellerinden kaçmasına sebep olan Stavro! Sinirleriyle oynamayı büyük bir maharetle becerebilen kendi alanında bir üstat.
Yirmi dört saat geçmeden haber yapıp, işlerini zorlaştırdığı için, onun kapısını çalarken, bu resimleri nasıl ele geçirdiğini de soracaktı elbette. Hem de en kısa zamanda ve iz bırakmayan, can yakıcı bir metotla. Yatağın üzerinde bir paçavra gibi fırlattığı o gazeteyi aldı eline. Fotoğraflara tiksinerek baktıktan sonra tekrar fırlattı onu.
Biraz dinlenmesi için eve gönderilmişti. Oysa hala olayı inceliyordu. Dosyaları toplayıp başucundaki komodinin üstüne koydu. Sırt üstü uzanarak gözlerini kapattı.
Aklı işlenen cinayetin detayları tarafından ayartıldı yine.
Damlayan musluğu onaralı üç gün olmuştu. Odasında ki saati, sinir bozucu tik takları yüzünden oturduğu üçüncü katın penceresinden fırlatıp atmakla çok ileri gittiğinin de farkındaydı. Uyumak için gereken en temel şeyleri yaptığını düşünüyordu. Uyuyamayacağını adı gibi biliyordu. Gözünü kapattığında ölmüş olabileceğini düşünerek garip bir şekilde rahatladığını hissetti. Yükselen ruhuyla şehre şöyle bir bakıp, her şeyin küçüldüğünü, karınca gibi olduğunu canlandırdı gözlerinde. Tepeden inip, gayet kolayca ezilebilirdi her şey. Bu düşünce ona birkaç dakikalık rahatlama bahşettiyse de uyuyamadı. Aklı işlenen cinayetin detayları tarafından ayartıldı yine.
Terk edilmiş, atıl durumda olan bir kilisenin kullanılma sebebi sadece gözlerden uzak olmasından mı kaynaklanıyordu?
‘’Kurban, kilise de öldürülmedi demişti Faroz’a, ‘’Başka bir yerde öldürülüp buraya taşınmış’’
İyi ama neden, bunca zahmet ve riske girilmişti?
‘’Bir gösteri, bir sunum, kurban, adak, kilise…’’ Aynen böyle cevap vermişti Melisa. İyi de uyumaya çalışan birinin bunları tekrar tekrar aklından geçirmesi yerine en azından koyun sayması gerekmez miydi?
Evlenip bir balıkçı kasabasına yerleşmesini söylediğini hatırladı Faroz’a, Her halta atlama. Biraz düşün!.. Belki de böyle dememişti. Böyle demek istemiş ama hiçbir şey söylemeden suratını asmakla yetinmişti yine. Bocaladı. Bu düşüncesini söylemiş olabileceğini düşündü. Söylememiş olmayı tercih ediyordu. Öyle düşünmek hoşuna gidiyordu belki de.
‘Bir kız bul ve evlen bir balıkçı kasabasında yaşa ve yakamdan düş! Arada oradan atacağın kartlarla yetinmeye pekâlâ da alışabilirim.’
Aynı şeyi tekrar geçirdi içinden; ‘Faroz, aslında iyi bir çocuk. Sadece çaylak… Ama yine de sinirime dokunuyor.’ Bunu tekrarlayarak yarım saatlik bir uykuya daldı.
Melek Günlükleri, Babil Büyüsü, Online hikaye oku, online kitap oku Devam edecek…
Romanın birinci bölümü için tıklayınız.
