Tarihteki Gizemler : “Mükemmel rahibe”nin Tanrı’ya bağlı olması, dindar olması, korolarda şarkı söylemesi ve öğrencilere öğretmesi gerekir. Sonra, korku türünde popüler hale gelen, rahibelerin ne olması gerektiğinin antitezi olan başka tür rahibeler vardır. Onlar kötü, ele geçirilmiş ve şeytanidir, onlarla karşılaşan herkesi korkuturlar.
Tarihteki Gizemler : Mektubu Şeytan mı Yazdırdı?
Tarihteki Gizemler
Hatta şeytan tarafından ele geçirilmiş bir rahibe bile vardı. Tarihçiler ve dilbilimciler, İtalya’dan gelen bu rahibeyi ve 400 yılı aşkın bir süredir yazdığı tuhaf mektubu incelediler. 2017’de nihayet Maria Crocifissa’nın ne yazdığını öğrendik ve bu oldukça korkutucuydu.
Isabella Tomasi kimdi?
Isabella Tomasi, 1645’te İtalya’da bir yerlerde doğdu. Prens Giuilo Tomasi di Lampedusa’nın kızıydı. Tomasi ailesi, “Leopar” kitabıyla tanınan yazar Giuseppe Tomasi di Lampedusa’nın atalarıydı. Isabella 15 yaşındayken, Sicilya İtalya’daki Palme di Mantechiaro’daki Benediction manastırında rahibe oldu.
Isabell Tomasi daha sonra vaftiz edildi ve Maria Crocifissa della Concezione olarak yeniden adlandırıldı. Birçok yeni vaftiz edilmiş rahibenin dini bir isim seçmesi veya atanması bir uygulamaydı ve hala günümüzde de hala öyle. Bu yeni dini isim, kişinin Hristiyanlık ve Tanrı ile olan yeni ilişkisini simgeliyordu.
Eski isimlerini kullanmayarak geçmişi ve günahları arkalarında bırakırlardı. Isabella Tomasi Rahibe Maria Crocifissa oldu ve rahibe rolünü benimsedi.
Tarihteki Gizemler : Şeytan Onu Ayartmaya Çalışıyor.
Maria diğer rahibelerden biraz farklıydı. Manastırdaki kardeşlerine Şeytan’ın onu ele geçirdiğini söylediği söyleniyor. Maria, Şeytan’ın sürekli olarak onu Tanrı’nın yolundan döndürmeye çalıştığına tamamen inanıyordu. Şeytan, onu kötü yola sokmaya çalışıyordu. İblis ‘in onu iradesi dışında günah işlemeye zorlayacağından korkuyordu.
Diğer rahibeler, Maria’nın manastırda geçirdiği 16 yıl boyunca açıklanamayan davranışlarına tanık oldular. Manastır mührüne yaklaştığında, sadece kendisinin görebileceği ve bayıldığı bir şeyden korkar gibi çığlık atacağı söylendi. Hatta Şeytan’ın kendisine fısıldayan sesini duyduğunu bile itiraf etmişti.
Şeytanın Mektubu
Şeytanın yazdırdığı iddia edilen mektup
11 Ağustos 1676’da Maria, odasının zemininde kıvranırken bulundu. Yüzüne siyah mürekkep bulaşmıştı ve elinde bir mektup vardı. Rahibenin, aniden çıktığı bir tür transta olduğu tarif edildi.
Yorgun ve zayıf olan Maria, Şeytan’ın onu ele geçirdiğini ve ona bir mektup yazdırdığını söyledi. Bu şeytani transtayken ne yazdığını bilmediğini ve yazmadığını söyledi, ama yazıyordu.
Maria’nın hikayesi, elindeki mektup incelendiğinde ürkütücü bir şekilde gerçekmiş gibi görünüyordu. Rustik glifler ile antik Latin, Yunan ve Arap harflerinin tuhaf bir karışımıyla yazılmıştı ve okült sembollere sahip gibi duruyordu. Mektubun okunaksız ve “Şeytanın el yazısı” olduğu söylendi.
Tarihteki Gizemler : Dark Web Kodu Kırdı.
Neredeyse 400 yıldır, dilbilim ve kod kırıcılar, Maria Crocifissa’nın Şeytan’dan gelen mektubunu deşifre etmeye çalıştılar, ancak başarılı olamadılar. 2017 yılında, mektubun çevirisinde ilk atılım, kısmen Dark Web sayesinde gerçekleşti.
Evet, o Dark Web. Uyuşturucuların, silahların ve müstehcenliğin satın alınabildiği, satılabildiği ve takip edilmeden erişilebildiği dijital dünyanın köhne göbeği, bir şekilde başka hiç kimsenin yapamadığını yaptı ve onun kodunu kırdı.
Bir grup araştırmacı ve bilim insanı, istihbarat servisleri tarafından kodları kırmak için kullanıldığı söylenen bazı yazılımları duydu. Mektubun ne yazdığını bilmek için yazılımı bulmaları gerekiyordu ve gittikleri adres: Deep Web olmuştu.
Ordu tarafından oluşturulan ve dünya genelinde farklı hükümetler tarafından kullanılan yazılım mektuba uygulandı. Bilim adamı, eski Latince, Arapça, Yunanca ve Rustik sembollerdeki bazı harfleri tanıdı ve bu dilleri şifre çözme algoritması yazılımına girdi. Geriye kalan tek şey beklemek ve yazılımın Şeytan Mektubu’nu çözebileceğini ummaktı.
Ve şaşırtıcı bir şekilde işe yaradı. Şifre çözme algoritması, sonunda, neredeyse 400 yıl sonra Maria’nın şeytani mektubunu çevirebildi. Yazılım mektubun çoğunu tercüme etti. Tüm Şeytan Mektubu’nun sadece %70’i tercüme edildi. Mesaj doğası gereği açıkça şeytaniydi, ama aynı zamanda ne yazık ki sıfır anlamlıydı.
Tarihteki Gizemler Asırlar Sonra Çözülen Şeytan Mektubunda Neler Yazıyordu?
Mektupta şunlar yazıyordu:
İnsanlar, Tanrının yaratılmasından sorumludur.
Bu sistem kimsenin işine yaramaz.
Tanrı ölümlüleri özgür bırakabileceğini düşünüyor.
Belki şimdi, Styx (Cehennemi kaplayan nehir)kesindir.
Tanrı ve İsa ölü ağırlıklardır.
Bu tam bir çeviri değil. Günümüzün İngilizce konuşan insanları için anlamlı olması için ifade edilmiş ve noktalanmıştır. İtalyancaya çevrildiğinde de bir anlam ifade etmiyordu.
Mantıklı olan, rahibeler bu mesajı şifresiz okuyabilseydi, muhtemelen sapkınlıktan idam edilecekti. Tanrı’yı yarattığımızı ve onun ve İsa’nın “ölü ağırlıklar” olduğunu bırakın yazmayı, bir rahibenin bunu düşünmesi bile tahayyül edilemezdi.
Mektubun Styx’ten bahsetmesinin nedeni henüz anlaşılamadı, ancak muhtemelen Yunan mitolojisiyle ilgili. Yunan mitolojisinde, Styx Nehri, yaşayanlar ve ölüler ülkesini birbirinden ayırır. Bu, Şeytan’ın veya kötülüğün iyi ve kötü arasındaki savaşı kazanacağı anlamına gelebilir mi?
Şeytani Bir Tehdit mi, Başka Bir Şey mi?
Tarihteki Gizemler : Birçok tarihçi, mektubun muhtemelen genç yaşından beri manastırda olan çok sıkılmış bir rahibe tarafından yapılan bir şaka olduğuna inanıyor. Isabella’nın rahibe Maria olmaktan pek hoşlanmadığı ve hayal kırıklıklarını dışa vurmak istediği inancı da var.
Sapkın duygularını ve isyankar düşüncelerini kağıda döktü ve kelimeleri gizlemek için oluşturduğu bir kodu kullandı. Aynı zamanda bir dilbilimci de olabilirdi ve eski Latince, Yunanca ve Arapçayı kendi başına öğrendiğini kimse bilmiyordu.
Maria, uzun yıllardır dini yazılar okuyordu. Eski dillerde yazılmış kutsal metinler kendi gizli kodunu yaratmasına izin vermiş olabilir. Diğer yandan bazı tarihçiler ve din adamları, mektubun Şeytan’ın el yazısı olduğuna inanıyor.
Hepimizin Şeytanları Var
Daha psikolojik bir açıklaması da olabilir. Maria Crocifissa muhtemelen şizofreni olabilirdi. Dini halüsinasyonlar, halüsinasyonların en yaygın türüdür. İşitsel halüsinasyonlar, göremediğiniz ama duyamadığınız sesler yaşanabilir.
Şizofreni hastalarının net olduğu ve bir şeylerin gerçek olup olmadığını söyleyebildiği pek çok zaman vardır. Kilisenin sunağının yanında bayılması ve çığlık atması, aklının kaçmasından kaynaklanıyor olabilir. Maria için ölümünden sonra bir teşhis koyamıyoruz, bu yüzden onun bir akıl hastalığı olduğuna dair bir kanıt yok.
Hepimizin şeytanları var. Belki bazıları tuhaf, gizemli ve anlaşılmaz mektuplar yazmayı seviyor. Ya da belki Maria Crocifissa bizim bilmediğimiz bir şey biliyordu.
Tarihteki Gizemler yazısı ilginizi çektiyse gizemi ve içinde yazılanlar hala çözülemeyen meşhur el yazması Voynich de ilginizi çekebilir.
Bu arada Aldaria adlı büyü kitabı nasıl tesadüfen bulundu buradan bakabilirsiniz.
Mitoloji, Tarih , Gerilim ve Polisiye Sevenler:
Korkunç cinayetlerin, olay yerinde çivi yazıları ve tekinsiz nesnelerin arasında çaresiz bir kadın polis yepyeni bir kavramla tanışacak: Babil Büyüleri.
Polisiye, gerilim, mitoloji seviyorsanız. Melekler, büyüler, kadim tarikatlar ve benzeri konular ilginizi çekiyorsa, başı sonu belli hikayelerden sıkıldıysanız. Kafası çok değişik bir roman sizleri bekliyor; Büyü -Zaman konusuna çok farklı yaklaşılan, Zaman ve büyüyü derinlemesine bir kurgu roman çerçevesinde anlatan kitabımın linki : https://angelsdia.com/surpriz-sonlu-kitaplar-melek-gunlukleri-1-babil-buyusu/
Youtube kanalımda ilginizi çekebilecek videolar bulabilirsiniz. Aşağıdaki linke tıklayarak kanalımdaki içeriklere ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/channel/UCY2ps_mnNqfVtZ83jyGnXSQ
