Farkındalık
Farkındalık /Anestezi yapılmadan kesilip biçilen hayvanlar.
Modern zamanların başlarında köpekler anestezi yapılmadan kesilip biçilirdi (dirikesim) ve bu uygulama hayvanların ruhsuz otomatlar olduğu inancıyla haklı çıkarılırdı. Bugün bilinç genellikle kademeli bir fenomen olarak örülüyor; birçok gelişmiş hayvan türünün çeşitli bilinç biçimlerine sahip oldukları ve dolayısıyla acı çektikleri kabul ediliyor.
Farkındalık
1960’larda-sadece elli beş yıl önce-bilimsel psikolojinin insana bakışını, davranışçılık çizgisindeki uyaran-tepki yaklaşımı biçimlendiriyordu. Bu yaklaşımda bilince yer yoktu.
Son on yıl içinde gündelik klinik uygulamalara psiko-onkolojik destek ve psikoterapi de eklendi. İnsanlar artık tedavi edilmesi gereken bedenlere sahip hastalar olarak görülmüyorlar; ruhsal ihtiyaç ve arzuları da ciddiye alınıyor.
Mevcut âna odaklanmak
“Farkındalık: mevcut âna odaklanmak anlamına gelir- yani mevcut haliyle deneyime odaklanmak ve dikkati korumak, duygu ve düşünceleri değerlendirmeye tabi tutmadan kabul etmek ve merakla gözlemlemek. Bu ilk bakışta kolay görünebilir, ama âna odaklanıp odağı korumak kolay iş değildir. Âna, şimdiye odaklanmak kişinin bedenini hissetmesinin yanı sıra dış dünyada neler olduğunu da duyması, görmesi ve koklaması anlamına gelir. Bu süreçte düşünceler tekrar tekrar zihne üşüşür, anılarımızı ya da biraz sonra yapmak istediklerimizi düşünürüz. Zihin oradan oraya gezinmeye başlar.
Farkındalık
Geçmişten gelen izlenimler ve yakın geleceğe dair planlar bizi şimdiki zamandan uzaklaştırır.
Geçmişten gelen izlenimler ve yakın geleceğe dair planlar bizi şimdiki zamandan uzaklaştırır. Burada, şimdi, odada, bu sandalyede otururken bedenimi hissediyorum; şimdi ve burada’ya odaklanıyorum, başka hiçbir şeye değil. Bu konuda egzersiz yapmadıysanız bu durumu korumak zordur. Birazdan can sıkıntısı gelir, beden sabırsızlanır ya da kaşınma veya hareket etme isteği duyarsınız. Düşünceler gelip gider; tekrar tekrar iradenizi kullanarak dikkatinizi geri getirmeniz gerekir. Şimdiye odaklanmak zahmetlidir. Kendinizi yüzeye çıkan düşüncelerden -bu düşünceller ne kadar banal olsa da (“Buzdolabında yeterince süt var mıydı?”)- tekrar tekrar kurtarmanız ve kendinize dönmeniz gerekir.
Farkındalık eğitimi bir yandan kişinin dikkatini mevcut âna yönlendirme hem kendisini hem de çevresini daha bilinçli bir şekilde tecrübe etme becerisini güçlendirir.
Farkındalık
Geçmişte olmuş ve şimdi olmakta olanın bütünüyle farkına varmak.
Diğer yandan, kişinin durumu kabullenme kapasitesi artar; geçmişte olmuş ve şimdi olmakta olanın bütünüyle farkına varılır ve gelecek hakkındaki endişeler azalır. Dikkati yönlendirmek becerisinin artması kişinin duygu ve düşünceleri üzerindeki kontrolünü güçlendirir. Benzer şekilde, ezici olabilen, kişiyi tamamen ele geçirebilen inanç ve duyguları (sinir bozucu bir davranışta bulunan bir meslektaşa duyulan öfke gibi) dikkatle ve tarifsiz bir tutumla gözlemlemeyi öğrenmek mümkündür. Altta yatan duygular ifşa olduğunda, kişi artık nedenleriyle orantısız olan tepkilerin (sonradan böyle oldukları kabul edilir çoğunlukla) insafına kalmaktan kurtulur. Yolu bir araba tarafından kapatılan bir bisikletçi artık şoföre küfürler savurmaz. Otomatik tepkilerin üstesinden gelinebilir. İnsanın kendi duygularını kabul etmeye daha açık olması kaygıyı ve stresi azaltıp daha güçlü bir içsel huzur hissi yaratır. Kişinin odağında, olan biteni tam bir farkındalıkla algılamak vardır. Şu anda somut bir biçimde verili olanı ne bir zamanlar olmuş ne de hâlâ olabilecek bir olay temsil eder. Tam şu anda önemli olan tek şey şimdi olmakta olandır: bilinçli deneyim.
Peki ama ana odaklanmak ne demek? “Mevcut an”, “bu lahza” veya “şimdi” derken ne kastediyoruz?
Deneyim mevcut andadır. Bir şey gördüğümüzde, duyduğumuzda ve hissettiğimizde bunu tam şu anda, şimdi yaparız. Daha az önce mevcut olan şey bir an sonra artık geçmişe aittir.
Bu şekilde, hissedilen zamanın akışı ortaya çıkar: Bir olay öngörürüz, ardından onu tecrübe ederiz, az sonra da artık geçmişte kalır. Süreyi tecrübe ederiz. Tersine, daima mevcut anda, daima tam da şimdi’de yaşadığımız da söylenebilir. Elbette olayların ve onlara dair deneyimimizin statüsü değişir: Önce gelecekte olmaları beklenir, sonra uçup gidercesine yaşanırlar, sonunda da sadece hafızamızda kalırlar.
“Anı ânına yaşamak”
Hepimizin bildiği “ânı ânına yaşamak” diye bir tabir vardır, sanki bir andan diğerine ilerliyormuşuz gibi. Ama bilinçli deneyimimizin, olayların içinden geçtiği sürekli bir mevcut-oluş hali tarafından belirlendiğini söylemek daha doğru olabilir: henüz kesinleşmemiş olan gelecekten şu anda tecrübe edilene ve ardından geçmişe doğru.
Öngörüde bulunarak gelecek için plan yapmak ve anıları hatırlamak daima şimdi meydana gelir; bu da şimdiki zamana özel bir statü vermek için bir başka nedendir.
Farkındalık
MS 400 yılı civarında Augustinus meseleyi şöyle ifade etmişti: “Muhtemelen şöyle demek doğru olur: Üç zaman vardır-geçmiş şeylerin şimdiki zamanı, mevcut şeylerin şimdiki zamanı ve müstakbel şeylerin şimdiki zamanı.”
Bu yazının ilk bölümü aşağıdaki linktedir.
https://angelsdia.com/hissedilen-zaman-zamani-nasil-deneyimleriz/
Mitoloji, tarih , gerilim ve polisiye sevenler:
Polisiye, gerilim, mitoloji seviyorsanız. Melekler, büyüler, kadim tarikatlar ve benzeri konular ilginizi çekiyorsa, başı sonu belli hikayelerden sıkıldıysanız. Kafası çok değişik bir roman sizleri bekliyor; Büyü -Zaman konusuna çok farklı yaklaşılan, Zaman ve büyüyü derinlemesine bir kurgu roman çerçevesinde anlatan kitabımın linki : https://angelsdia.com/surpriz-sonlu-kitaplar-melek-gunlukleri-1-babil-buyusu/
Youtube kanalımda ilginizi çekebilecek videolar bulabilirsiniz. Aşağıdaki linke tıklayarak kanalımdaki içeriklere ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/channel/UCY2ps_mnNqfVtZ83jyGnXSQ