Sümerler

Sümerler / Medeniyetin ataları. Evrenin yaratılışı

Sümerler : Taşlara medeniyetlerini kazıdılar.

Sümerler

Sümer mitolojisiyle ilgili kaynaklar İ.Ö 1750’lerden kalma, 3000 kadar tablet ve kırık parçalardan oluşuyor. Taş tabletler üzerine çivi yazısıyla yazılmış olan bu yazılar zorlu bir Sümer dilini günümüz diline çevirmek aşamasından geçerek Sümer edebi metinlerinin bir kısmının anlaşılabilmesini sağladı.

Öte yandan Mısır uygarlığından bizlere çok fazla eser kalmamıştır. Bunun sebebi, Mısırlıların eserlerini, çok da dayanıklı olmayan papirüslere geçirmesiydi. Sümerlilerin taş tabletleri, yüzyıllarca kendini korumayı başardı fakat onların da zaman içinde kırılması ve bazı bölümlerinin okunamaması da ayrı bir sorun oldu.

Sümerler : Yaratılış ve Tufan anlatısı, evlilik yüzüğü, nazar boncuğu.

Sümerler

Sümerliler M.Ö 4000-2000 yılları arasında Güney Mezopotamya’da yaşamış bir medeniyetti. Mezopotamya’da ortaya çıkan birçok medeniyetin temelini Sümerliler attı. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Sümerliler elinden çıkmıştır. Mezopotamya’da oluşan kavimlerin önündeydiler ve daha sonraki medeniyetlerin oluşumunun temelini attılar. Yaratılış ve Tufan anlatısına ilk kez Sümerliler ’de rastlanır.

Yılbaşı ağacı süsleme, evlilik yüzüğü, nazar boncuğu da ilk kez Sümerliler ‘de görülmüştür.

Sümer silindir ve tabletlerinden Evrenin yaratılışı

Sümerlilerin, evrenin yaratılışı görüşü bir Sümer şiirin giriş bölümüne dayanır:

‘’Bir zamanlar bir Huluppu ağacı vardı; sularıyla beslendiği Fırat ırmağının kıyısına dikilmişti ama Güney rüzgarı onu söküp çıkardı ve ağaç ırmağın sularıyla sürüklendi. O sırada oradan geçmekte olan Gök Tanrısı İnanna, ağacı alıp ana tapınağının merkezi Uruk’a getirdi ve kendi kutsal bahçesine dikti. Ona binbir özenle baktı; çünkü ağaç büyüdüğünde ondan kendisine, sedir ve iskemle yapmayı tasarlıyordu.

İnanna ağacı büyütür.

Sümerler

Yıllar geçti ağaç olgunlaştı ve büyüdü. Ama İnanna ağacı kesmek istediğinde bunun hiçte kolay olmadığını anladı; çünkü ağacın dibine yılan yuva yapmıştı, tepesine ZU kuşu yavrusunu koymuş, dallarına da harabe hizmetçisi Livit evini kurmuştu. Bunu gören İnanna acı gözyaşları döktü. Kardeşi UTTU’ya durumu anlattı.

Gılgamış, İnanna’nın sızlanmalarını duyar ve yardıma gider.

Bu sırada Uruk’ta oturan kahraman Gılgamış, İnanna’nın sızlanmalarını duyup onun yardımına koştu ve ağacın dinindeki yılanı öldürdü, ZU kuşu yavrusunu alıp kaçtı. Livitte evini alıp harabelerine geri döndü.

Gılgamışı takip eden Uruklular ağacı kestiler, iskemle ve sedir yapması için İnanna’ya sundular. İnanna bunun yerine ağacın gövdesinden bipukku ve dallarından mikku denilen bir nesne yaptı ve cesaretinden dolayı bunları Gılgamış’a verdi. Fakat bipukku ve mikku yer altına/ölüler diyarına düştüler bir yarıktan.

Gılgamış onları almak için elini deliğe soktu ama onlara erişemedi. Ölüler diyarının kapısında oturdu ve sızlandı. Enkidu yoldaşının yanına gelip onu teselli etti ve ölüler diyarına giderek mikku ve bipukkuyu geri getireceğini söyledi. Gılgamış yoldaşını ölüler diyarı hakkında uyardı.

‘’Temiz giysiler giyme, düşmanlar üstüne gelirler. Tastaki halis yağdan sürünme kokusu düşmanlarını sana çeker, elinde asa tutma, gölgeler seni kuşatır.’’

Evrenin yaratılışı hikayesinin devamı ve dahası aşağıdaki video linkinde.

https://www.youtube.com/watch?v=KKc-Lzvawpw&t=4s

Mitoloji, tarih , gerilim ve polisiye sevenler:

Polisiye, gerilim, mitoloji seviyorsanız. Melekler, büyüler, kadim tarikatlar ve benzeri konular ilginizi çekiyorsa, başı sonu belli hikayelerden sıkıldıysanız. Kafası çok değişik bir roman sizleri bekliyor; Büyü -Zaman konusuna çok farklı yaklaşılan, Zaman ve büyüyü derinlemesine bir kurgu roman çerçevesinde anlatan kitabımın linki : https://angelsdia.com/surpriz-sonlu-kitaplar-melek-gunlukleri-1-babil-buyusu/